Yazar “Nur Horus” İle Röportajımız

1-Sayın Nur Horus, Kitapİncele.NET ekibinin röportaj isteğini kırmadığınız için teşekkür ederiz. Öncelikle biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?

Ben teşekkür ederim asıl kıymetli bir istek benim için… Burada sanıyorum daha çok edebiyatla ve kitaplarla olan bağımdan bahsetmek daha doğru olur öteki türlü işin içinden çıkabileceğimizi pek sanmıyorum. Çok yönlü bir insan olduğum için ilgi ve uzmanlık alanlarım da aynı doğrultuda… Kitaplarla bağım çok küçük yaşlarda başladı, edebiyatın içinde ise henüz genç bir kalem ve editörüm. Birçok yayınevlerinde ki bazıları çok tanınmış ve başarılı yayınevleridir çalıştım çalışıyorum halen. Şimdilik işin arka planında olmak beni daha çok mutlu ediyor, ilerleyen zamanlarda neler olur bende bilmiyorum. ????

2-İyi bir yazar olmak için iyi bir okur olmak gerekir. Sizi yazmaya yönlendiren başucu kitaplarınızdan bahsedebilir misiniz?

Evet çok güzel bir cümle kurdunuz. Kelimeleri dilinden ve matematiğinden anlayabilmek için öncelikle okuyarak bilmek ve idrak etmek gerekir. Aslında okuduğum her kitap ruhumdaki kalem tutkusunu daha da arttırdı tabii ki bazıları daha çok etkiledi beni. Virginia Woolf ‘‘Kendine ait bir oda’’, Ursula K. Le Guin ‘‘Rüyanın öte yakası’’, Victor Hugo ‘‘Bir idam mahkumunun son günü’’, Sabahattin Ali ‘nin neredeyse tüm kitapları ama isim vereceksem ‘‘İçimizdeki Şeytan’’, Şehbenderzade Filibeli Ahmed Hilmi ‘‘Amak-ı Hayal’’… Ve daha adını sayamadığım birçok eser, hepsi farklı türlerde ve hayata farklı bakış açılarıyla bakmamı sağladılar. Hele ki kelime demeyeceğim ama betimleme gücümü inanılmaz zengin kıldılar.

3- “Yokluğun Yalnızlığıma Çarptı” kitabınız sizin için ne anlam ifade ediyor?

Benim ilk doğurduğum düzenli, çerçeveli metin, diyebiliriz. Bir gençlik novellası… Yazdığım yaşlarımda ve yaşadığım dönemin; ‘duygu ve hayat’ sorgulamalarıyla dolu… Benim için çok kıymetli çünkü başka insanlarla bağ kurmamı sağlıyor hem de hiç görmeden, bilmeden tanımadan… Kalpten kalbe çok ince hassas bir bağ…

4-Kitabınızı yazma sürecinizden bahsedebilir misiniz?

Açıkçası bu kitabı yazarken süreci o kadar doğal seyrine bıraktım ve akışa güvendim ki vurgulayarak anlatabileceğim herhangi bir durum olmadı. Zorlamadan, zorlanmadan ne yaşadıysam ne gözlemlediysem hepsinden biraz katmış oldum.

5-Kitap yazma hazırlığında olan yazarlara neler önerirsiniz?  Yazma sürecinde ve öncesindenelere dikkat etmeliler?

Elimize kalemi ilk aldığımızda genellikle kaygılarımız ve korkularımız bizi karşılar. Ne yazacağımızı nereden başlayacağımıza dair hiçbir fikrimiz olmayabilir ve buna rağmen baskın bir yazma ihtiyacı duyuyor olabiliriz. Doğal sürecin çoğu kişide bu şekilde ilerlediğini gördüm. Zaten bu tarz bir yazma eyleminin bir okulu yoktur ki öğrenebilelim. Tıpkı tekâmül gibi tek başımıza olduğumuz bir süreçtir. Bence sadece yazsınlar bu ne olursa olsun … Yazdıkça yazılanların nereye gittiğini neye dönüştüğünü zaten görecekler. Çünkü insan yaza yaza çözüyor bu işi. Bir müddet sonra kelimeler parmak uçlarınızda kaleme rahatlıkla akıyor ve ne yazmak isterseniz ona dönüşüyor. Tek vurgulayabileceğim bu konuda ‘her gün yazmak’ iç disiplinini geliştirmeleri.

6-Ülkemizdeki yayınevlerinin politikalarını beğeniyor musunuz? Yayınevlerinin yazarlarını tanıtma konusunda yeterli olduğunu düşünüyor musunuz?

Tabii ki beğenmediğim bir sürü şey oluyor. Ama işe bir de onların açılarından bakınca kalakalıyorum açıkçası. Yazarları tanıtma konusunda bazı yayınevleri çok başarılı iken birçoğu bu konuda çok kısır… Üstelik bu süreci yazardan bekleyenler var. En çok bu yaralıyor beni.

7-Büyük kitap mağazalarında vitrinlerin yüksek bedellerle kiralanarak, yayının kalitesi ile ilgilenmeyen, sadece markalaşmış isimleri kullanan yayınevleri hakkında ne düşünüyorsunuz?

Eğer gerçekten insanlığa bir şey katacak, birilerinin alıp okuyarak; hissiyat, zihin ya da bilinç aleminde değişiklik yapacak eserler yayımlıyor olsalardı buna ihtiyaç duyacaklarını sanmazdım. Fakat içerik ne kadar zayıf ise görüntü o kadar şişirilmeli ki hak ettiğinden daha onurlu bir yerde durabilsinler, bu çok acı verici…

8-Türkiye’de okuma alışkanlığını nasıl kazandırılabilir? Okulların bu konuda yeterli olduğunu düşünüyor musunuz?

Türkiye’de aslında insanlar kitap okumuyor değiller. Okuyan çok ciddi bir kesim var fakat şimdide bu işin maddi kısmı insanları bundan alıkoymaya başladı. Okulların yeterli olmadığının hepimiz farkındayız. Okullarda öğrencilere nitelikli okumalar yaptırılmalı, kitap okumak daha çok sevdirilmeli bence. Bunun illa ki dev bir proje olmasına gerek yok herkes elinden geleni yapar ise artık bu soruya ilerleyen süreçlerde olumlu yanıtlar vermeye başlarız.

9-Okuduğunuz en iyi üç kitap nedir?

Latife Tekin (İki kitabı aynı anda bizlerle paylaştığı için ikisini de belirtiyorum.) ‘‘Sürüklenme ve Manves City’’

Richard Bach ‘‘Martı Jonathan Livingston’’ (Bunu her zaman söyleyeceğim sanırım.)

José Saramago ‘‘Körlük’’

10-Bir sonraki projenizden bahsedebilir misiniz?

Bunu henüz bende bilmiyorum ama daha çok içsel, ruhsal bir yolculuktan bahseden metinlerden oluşacak gibi görünüyor. ????Yaşadığımız süreçle beraber hepimiz nihayetinde asıl hazinenin içimizde olduğunu gördük ve aslında bu, bize yıllarca söylenmesine rağmen deneyimlemediğimiz için anlayamadık.

11-Davetimizi kırmadığınız için tekrar teşekkür ediyoruz. Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Estağfirullah ben teşekkür ederim. Elbette şunu söylemek istiyorum: ‘‘Bir başkasının veya toplumun size dayatmaya çalıştığı şeyleri kolaylıkla benimsemeye kalkmayın, size göre doğru ne ise doğru o’dur ama ne kadar sağlıklı bunu bir durup düşünün. Bu her şey için tüm alanlar, disiplinler için geçerli bir sözdür. Çünküböyle olmazsa kaleminize veya benliğinize bulaşan ekşimenin yansıması en çok okuru etkiler.’’

Kitap İncele