Yazmak eylemi; kalbe şifa, ruha devadır. İnsanoğlunun hayatın yoğunluğundan ve stresinden sıyrılıp kendi benliğini bulmaya yönelik yapacağı efsunlu bir yolculuktur. İnsanı birçok alanda geliştiren yegâne etkinliklerden biridir. Gönülde olan kalemden dökülüp kelama dönüştüğü vakit insanın içinde bir ömür boyu sürecek bir yazma isteği peyda olur. Bizler Anadolu coğrafyasının farklı yörelerinden

“Yarım Kalan Hikâyeler” adını verdik eserlerimizi topladığımız kitabımıza. Keşke yarım kalan aşklarımız, özlemlerimiz, sıradan olaylar olsaydı ağlayarak kaleme sarılıp gözyaşlarımızla yazdığımız. Canlarımızın yarısı, sevdiklerimizin yarısı olmasaydı. Gelinliği kefen yapmasaydık eli kınalı genç kızlarımıza; bebeği, kucağında anasıyla vermeseydik toprağa, evlerimiz mezar olmasaydı evlatlarımıza. Bir kış günü kardeşlerimizin enkaz başında yaktıkları ağıtları

Bu çalışmayı hazırlamamızdaki temel amaç şehrimizin geçmişte yetiştirdiği çok değerli insanlar hakkında bir nebze de olsa derli toplu bilgi vermeye çalıştık. Günümüzde artan dezenformasyon ve alanında yetkin olmayan kişilerin yaptığı çalışmaların ortaya çıkardığı karışıklıkların biraz da olsa önüne geçmektir. Tarihçilikte tarafsızlık çok önemliyken tarafgirlik maalesef günümüzde daha popüler ve moda

Yazı, kalbimizden, gönlümüzden gelen tatlı, acı tüm duyguların en güzel ortaya çıkış şeklidir. Yaşamımız boyunca kendi dünyamızda biriktirdiklerimizi kalemimizle kalıcı hale getirmektir. Bizler de ülkemizin yirmi beş kıymetli kalemi olarak duygularımızı, düşüncelerimizi kelimelerimizle yoğurarak sizlere ulaştırmak, yıllarca hatırlanmak istedik. Gönüllerimizden yansıyanların kalemlerimizle can bulduğu eserimizin, siz değerli okuyucularımızın gönlünde güzellikler

İnsanız. Bir adım ötesi insani değerlerimizle insanız. Bir adım ötesi bu değerleri özümsemiş ve yaşayan insan öğretmeniz. Seçilmişiz, bu güzel rengârenk fikir gülleri ile bahara katkı sağlayarak yol alıyoruz, sorumluluk bilinciyle… Gönüllüyüz ama gönlümüzce değil, disiplinli bir şekilde çalışan çağımızın Lider Öğretmenleriyiz. Lider öğretmenler olarak 21. yüzyılın çocuklarını yetiştirmek için

Sevgililer ölse bile Sevgi asla yok olmaz. İşte o zaman Ölüm çaresiz kalır. Ölümlü dünyada vakit dolunca göçüp gidecek olan bizler, geriye bir sevgi notu bırakarak daima hatırlanmayı amaç edinen yazma sevdalılarıyız. Bu kitapta yazılarımızı, şiirlerimizi, anılarımızı paylaşıyoruz. Sevgiyle çıktığımız bu yolda sevgiyle hatırlanmak dileğiyle. Hülya SEMİZ Bu Kitapta Yer

Tahminime göre, eserin adının neden “Yağmur Duası” olduğunu merak ediyorsunuzdur. Hemen izah edeyim. 6 Şubat depreminden önceki son birkaç hafta Cuma namazlarından sonra bazı camilerde yağmur duasına çıkılmıştı. Zira ülkemiz genelinde bir süredir yağmur ve kar yağmıyor, kuraklıktan endişe ediliyordu. Şubat ayı ile birlikte yağmur ve kar yağışı başladı ancak

“Baki kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş” dedik ve Adana/Yüreğir Aziz Sancar Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğretmenleri olarak arkamızda bir eser bırakmak için yola çıktık. Kitabımızda, okulumuz ailesinden yirmi üç öğretmenimizin anı, şiir, deneme ve sohbet türlerine ait yazılarına yer verdik. Okulumuz adına bir ilk olan bu kitabın

Ülke ve milletçe zor bir zaman diliminden geçiyoruz. Böyle zor bir zamanda birlik olduk, yüreklerden geleni yazıya döktük, umudu gördük. Hz. Mevlana’nın da dediği gibi:” Umut hiç bitmeyen bahar mevsimidir. İçine kar da yağar, fırtına da kopar ama çiçekler hep açar.” Öğretmen arkadaşlarımızla bir araya geldik, harika bir eser ortaya

“Söz büyüdür.” derler. Öyledir de; kulaklarınızdan kalbinize doğru bir sesleniştir. Hele ki bu sesleniş, öğretmenin ruhunda demlenmiş, kaleminde can bulmuş ise çok daha özeldir. Biz de güzel ülkemizin öğretmenleri olarak size ruhumuzdan sesleniyoruz. Kimimiz şiirini kattı bu esere, kimimiz anısını, denemesini ya da makalesini. Bir buket yaptık ve sizlere sunmaya