Sevgili Okuyucular, Bu kitap, farklı şehirlerin kokusuyla şiir ve düz yazıları bir araya getiren özel bir derleme. Sözcüklerin dansıyla şekillenen şiirlerden, düşüncelerin ve hikâyelerin sade akışıyla oluşan düz yazılara kadar uzanan bir yelpazede, 31 eğitimcinin farklı tatlara ve renklere sahip eserlerini bulacaksınız. Bir araya getirdiğimiz bu eserler, farklı zamanlardan ve

Merhaba Değerli Kitapseverler, Sessizliğin derinliklerinden yükselen dokunaklı şiirler, hikâyeler, anılar ve makale özetleriyle dolu bir kitapla karşınızdayız: “Sessiz Sesler” adını verdiğimiz bu kitabın sayfalarında kendini eğitime adamış 35 eğitim sevdalısının sizleri etkileyici bir yolculuğa çıkardığına şahit olacaksınız. Genellikle dışa dönük ideallerin ve en yüksek seslerin tercih edildiği bir dünyada, bu

Değerli meslektaşlarım, Elinizde tuttuğunuz kitap uzun emeklerin meyvesidir. Sizler için bu zorlu maratonda yardımcı olmasını umduğumuz bu kitapta yer alan her soruya uygun açıklamalar bulacaksınız. Çeşitli zorluk seviyesindeki öğretici sorularla onlarca deneme hazırlandı. Buna rağmen sayfa sayısı az olup kolay tekrar edilebilir nitelikte olmasına dikkat edildi. Hatalı veya eksik açıklanmış

Değerli okurlar; Bir gönül işidir öğretmenlik. Öğretmenin gönlünden çıkıp öğrencinin gönlüne damla damla dokunmaktır. Bir meslek, bir iş, mesai değildir öğretmenlik. Nasıl okul etrafı dört duvarla çevrili bir yer değilse; öğretmenlik de dakikayla, saatle herhangi bir zamanla sınırlı değildir. Zorlukları görünce pes etmemek, yılmamak, vazgeçmemektir. Uzun bir yolculuktur öğretmenlik. Yolları

Neden yazmak? Sorusu üzerine birçok cevap verildi. Kimi içinden geldiği için yazdı. Kimi belki yazabilirim diyerek başladı. Kimi göçüp gittiğinde arkasında bir iz bırakabilmek için yazdı. Yine yazanlar başka ortak bir sorunun cevabını hep düşündü. “Bunu da yazdılar mı acaba? “Aynı mevzuları yazdılar belki ama kelimelerin dizilişindeki o çeşit olduğundandır,

Değerli Okuyucular, “Sonsuz bir döngüde” derler ya, işte bu kitap da hayatın sonsuz döngüsünden çıkmak üzere sizlere sunulmaktadır. “Dönence” adını verdiğimiz bu antoloji kitabı, farklı kalemlerin bir araya gelmesi ile duygu yüklü şiirler, dokunaklı öyküler ve derin içerikli denemelerden oluşmaktadır. Her bir yazar, şair, hikâyeci ve düşünürün kendi dönencelerine ait

“Oku” diye başlıyor ilk vahiy. Okumak neyi, kimi, nasıl? İnsan kendisini, yaşadığı dünyayı, Yaradan’ını, yaratılma nedenini sürekli merak etmiş ve arayış içerisinde olmuştur. Merak duygusu insandaki öğrenme arzusunu körüklemiş, onu vazgeçilmez bir ihtiyaç haline dönüştürmüştür. Sürekli değişen ve gelişen, her dakikada sayısız yeni bilginin üretildiği bir dünyada tabi ki öğrenmenin

Belki binlerce kilometre uzakta, kekik kokulu bir dağ köyünde başladı serüvenimiz. Belki güzel, şirin bir kasabada… Belki ailemizi çok geride bırakıp sınırlarda bulduk kendimizi… Kalem tutan ellerimiz, odun tuttu önce. Sonra da bir tebeşir. Bazen bir badana rulosu ya da bir süpürge bile… Yeri geldi burnunu sildik, masum gözlerle bize

Biz eğitimcilerin genelde çok konuştuğu söylenir. E bu da oldukça doğal karşılanır. Birilerine bir şeyler öğretmek, hele bir de çocuksa bazen çok fazla konuşmayı gerektirebilir. Kelimelerle bu kadar içli dışlı olan biz eğitimciler meslek hayatımız boyunca birçok acı tatlı olaylarla karşılaşırız. İşte bu kitapta yaşadıklarımızı, çalışmalarımızı, duygularımızı kelimelere dökmek için

Bilgi çağı olarak nitelendirdiğimiz günümüzde bilim ve teknolojide baş döndürücü bir değişim ve gelişim yaşanmaktadır. İşte bu hızlı değişime ayak uydurabilmek örgütler için hayati bir önem arz etmeye başlamıştır. Eğitim örgütlerinin de bu değişim ve gelişimlerden etkilenmeyeceğini düşünmek yanlış olur. Çünkü eğitim örgütleri yapıları gereği çevreden etkilendiği kadar çevreyi de