Tarihin derinliklerinden günümüze uzanan Türk dili, yalnızca bir iletişim aracı değil; bir milletin düşünce, inanç ve estetik anlayışının taşıyıcısıdır. Orhun Anıtları’nda taşa kazınan ilk yazılı belgeler, aziz milletimizin diline, kültürüne ve devlet geleneğine verdiği önemin açık bir göstergesidir. Bu abidevi metinler; bilgi, edebiyat ve sanatın, yönetim erkinden ayrı düşünülemediği kadim

Bir matematikçi olarak okumayı ve kendimce sonuçlar çıkararak bunları not etmeyi severim. Okumak derken, her şeyi okumak… Düşünce ne olursa olsun, mutlaka tersini de okumaktan bahsediyorum. Amacım; farklılığı görerek doğruyu –ama kendime göre doğruyu– bulmak sadece. Yaşım itibarıyla okumam için mutlaka kitabı, gazeteyi, yazılı bir mecmuayı elime almak; kâğıdın sesini

Filistin… Adı hem yaradır hem umuttur. Yıkılan evlerin molozları arasından yeşeren bir zeytin fidanıdır. Bazen bir çocuk kahkahası kadar savunmasız, bazen bir taş kadar inatçıdır. Bu yüzden kurşun izleriyle bezeli dallarında, binlerce kez kırılıp yeniden filizlenen direnişi taşır. Bizler eğitimciler ve yazarlar olarak, kalemimizi sıradan kelimelere değil, mazlum bir halkın

Hayatta insanın sevildiğini bilmek büyük bir nimettir. O kadar şanslıyım ki etrafım varlığıyla güç veren insanlarla dolu. Fedakarlıklarıyla, emekleri ile ve sevgiyle beni büyüten yokluklarını bile düşünmekten korktuğum canım annem Hatice GÜNBA’ya ve canım babam Yaşar GÜNBA’ya, uzak şehirlerde olsak da desteğini hiçbir zaman eksik etmeyen kardeşim Havva KARAMAN’a kitap

İnsan ve evren Allah’ın sanatının sinema perdesidir. Senarist tasarımcı editör ve yazılımcı olarak Allah’ın kurgusu olan bu varlık sistemli ve sanatlı işleyişleriyle tasarımcılarının emirlerini yerine getirmekte yani ibadetlerini yapmaktadırlar. İnsan bedeni de Allah’ın kurguladığı Dünyada O’nun düzenlediği sistemlerle ve zaman içinde yaşamakta yani ibadetini yapmaktadır. O halde genel olarak baktığımızda

Yeniden merhaba, Güzel yurdumun farklı yörelerinden bir araya gelerek ortaya koyduğumuz bu eserimizde yazının en güzel hâli olan şiirlerimizle, nesirlerimizle, çeşitli araştırma-derleme çalışmalarımızla karşınızdayız. Harflerin bir araya gelerek raks ettiği dizelerde sevgi, özlem ve umut duygularıyla hemhâl olurken aynı zamanda kelimelerin bir araya gelip dizilerek güzelleşmesine şahit olacaksınız. Eserimizin meydana

Kıymetli Şiir Dostları, İnsan yüreğinin derinliklerinden doğan hislerin en saf ve en güzel haliyle ifadesi olan şiir, bazen bir tebessümde, bazen bir gözyaşında anlam bulur. “Şiir Gibi Çoğaldık” adını taşıyan bu eser, 20 kıymetli öğretmenin gönlünden dökülen dizelerle oluşmuş, umut, sevgi, özlem, hüzün ve hayallerin bir araya gelerek çoğaldığı özel

Merhaba değerli okurlar Eğitim üzerine bir giriş yazısı yazmam istendiğinde ilkokuldan üniversiteye oradan da yaklaşık 33 yıldır sürdürdüğüm öğretmenlik ve idarecilik hayatım gözümün önünden akıp geçti. Bu süre zarfında okula gidişlerim, yazılılarım, vizeler, finaller ve benzeri şeylerin yanında rahmetlik annemin “ oku da adam ol” sözü sürekli kulağımda çınladı. Toplum

Gece Fener’i, zamanda yolculuk yaptıran, Anadolu’nun doğal insanlarını gözümüzün önüne ayrıntılı bir biçimde getiren çok değerli bir çalışma. Bir tren yolcuğunda, aynı trende yolculuk yapan insanların hikâyelerini okur gibi kalplerde rayiha bırakan bir eser. Yazar Sedat Savaş’ın ilk olmasına rağmen ustaca kaleme aldığı bu eseri okurken büyük bir keyif aldım.

Çavuş polis Ertem Nalçakan, ilk günü olan Servet Okçuya bilgiler veriyordu. Son yaptıkları bir araştırmada Akçaköyü’nün iki sınırının ortasındaki derede bir gariplik fark eden köylülerin ihbarı üzerine bölgeye gitmişlerdi. Bu gariplik derenin renginden bile anlaşılıyordu. Ertem Çavuş: – Akçaköyü’nün yıllardır akan bu deresi son günlerde bir garipmiş. Renginde ufaktan çürük