Sesler harflere, harfler heceye ve heceler kelimeye dönüşüp cümleler yazılmaya başladığı günden itibaren insanoğlu yazdı. Neyi gördüyse ne düşündüyse ya da duyduysa yazdı. Ne sınır tanıdı yazı ne zaman. Bazılarına haber, bazılarına umut, bazılarına yol oldu. Hayatlar, hayaller bütün kutsallar yazı ile anlatıldı. 35 yazı sevdalısının kalemi bu kitap için

Duygularımızın tercümanıdır kalemlerimiz, her birimizin duyguları kalemlerimize döküldü. Güzel ülkemizin çeşitli noktalarında görev yapan kırk iki yazarımız, akıl ve gönül hazinesindekilerden bir buket sundu eserimizde. Her bir kelime tercüman oldu yürekten dökülenlere… “Mürekkebimin Rengi” yazarlarımızın emeklerini, bir araya getirerek siz değerli okuyucularımıza sunulmuş bir hazine. Sayfalar arasında gezinirken yazarlarımızın gönül

Saygıdeğer Okuyucu, Cumhuriyetimizin 100. yılı anısına, sizlere eşsiz bir eser sunmanın gururunu yaşıyoruz. Bu kitap, farklı disiplinlerden 40 değerli yazarımızın şiirlerini, makalelerini ve eğitim yazılarını bir araya getirmiştir. Cumhuriyetimizin temel değerlerine ve kazanımlarına olan saygımızı ifade etmenin bir yolu olarak kaleme alınmıştır. Edebiyat, düşünce ve eğitim alanlarının özgün kalemlerinin birlikteliğiyle

“Oku”dan yola çıktık, okuduk, okuttuk. Şimdi biz de gök kubbede hoş sada bırakmak için otuz bir eğitimci bir araya geldik. Tarihe kişisel bir not için… Kimimiz özlemlerimizi, kimimiz yaşanmışlıklarımızı, kimimiz sevdalarımızı yazdı tarihe kişisel bir not olarak. Bazılarımız tanışıyordu, bazılarımız burada tanıştı. Ortak noktamız tarihe kişisel bir not… Öğretmen; örnek

Kalem en büyük köprüdür. Üzerinde duygular ve düşünceler yolculuk eder. Her biri farklı renkte ve farklı etkidedir. İşte biz de sizler için bu köprüden renk renk duygular geçiriyor ve size ulaşmasını umuyoruz. Duyguların Rengi kitabında otuz iki yazar otuz iki köprü oldu. Yazı ve şiir antolojisi olarak hazırladığımız eserimizde; kendinizden

İnsanoğlu yaşamı boyunca hem öğrenen hem öğreten bir varlık olmuştur. Öğretirken öğrenmek genlerimizden gelmektedir. Biz öğretmenler olarak hayat yolculuğunda edindiğimiz en büyük kazanım, öğrenme üzerinedir. Öyle ki; her daim bilgiye aç, yeni şeyler öğrenmeye istekli ve gündemi sıkı takip eden bireyler olma gayreti içerisindeyiz. Bu sebep ile yurdumuzun cennet köşelerinden

“Söz kulağa, yazı uzağa gider.” Ebruli bir yumak misaliydi otuz ayrı yazanın kaleminden söz olup dökülüverenler. Bir sazın telleri misaliydi “Akılda Kalanlar”da yer alan yazılar, şiirler. Nasıl ki tezeneyi vurdukça çıkıyorsa her bir telden ayrı bir ses; bizim kitabımızın sayfalarının her birinde de ayrı bir duygu, ayrı bir heves. Kimi

Gönül coğrafyamızın yedi bölgesinden rengârenk çiçekler derledik kısa kısa… Kimimiz hüzünlü, kimimiz coşkun, kimimiz melankolik… Gönül nağmelerinin aktığı çeşmeye payımıza düşeni vermek için titrek kalemlerimizi kâğıda değdirdik zamansız hesapsız safiyane. “Bir mum diğer mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez.” demiş Andre Suares Okumak biriktirmektir; yazmak paylaşmaktır… Paylaşmanın tatlı hazzını almak

Önce havaya, sonra suya, daha sonra toprağa… Ve şimdi de otuz yedi eğitimcinin kalemine düştü kor. Kâğıtta bıraktığı izler ise kiminin duygularının, kiminin düşüncelerinin kiminin de tecrübelerinin yansıması oldu. Yazmanın birleştirici gücü bir araya getirdi güzel ülkemin dört bir yanındaki öğretmenlerini. Baharın renkleri gibi hepsi içinden geçenleri, gönlünü titretenleri, zamanın

Anadolu’nun kadim geleneği vardır; hatırlar mısınız? ‘İMECE’… Gün doğmadan kalkılır bir hasat imecesinde. Seher vakti yola koyulup, önce sabahın bereketi hissedilir. Sonra aşçılar, elçiler, kelleciler, sucular… Hepsi tek tek organize olur. El birliğiyle keşikler verilir, işler tamamlanır çok çabuk. İşte ‘YAZ DOSTUM’ eserimiz de böyle bir imecenin ürünü. Otuz üç