Birçok alanda eser veren, dünyaca ünlü yazar Tolstoy, ömrünün sonlarına doğru insan hayatı üzerine daha fazla kuramsal eserler vermiştir. Dini ve ahlaki sorunları incelediği eserler ile hayatı sorgulamış, ölümden sonra hayatın varlığını/yokluğunu incelemiştir. Son eserlerinden biri olan “İvan İlyiç’in Ölümü” eserinde Tolstoy, ölümün insanlar için çok uzak olmadığını, herkesin her

Yazarlık yönü dışında Tolstoy, çeşitli savaşlara subay rütbesi ile katılmış bir askerdir aynı zamanda. Savaşın korkunç yüzünü, ölümü, vahşeti ve kanı bizzat görmüş ve bunlardan son derece etkilenmiştir. Bu sebeple yazdığı eserler arasında “Kafkasya Tutsağı” ve “Sivastopol” yer alır. 1853-1856 Kırım Savaşı’na da subay olarak katılan Tolstoy’un bu savaştaki izlenimlerini

Diğer Rus yazarlara nazaran Tolstoy’un eserlerinde sonsuzluk, ölüm, aşk, ölümden sonraki yaşam daha hissedilir bir şekilde anlatılır. Tolstoy, manevi hayatında duyduğu eksiklikler sebebiyle eserlerinde sonsuzluğa karşı ayrı bir ilgi duyar. “Üç Ölüm” kitabı, birbirinin devamı niteliğinde olmayan beş farklı öyküyü barındırır. Bu öykülerde aşk, ölüm, toplum ve insan hayatı işlenir.

Ahmed Mithat Efendinin bir tren yolculuğunda tanıştığı Olga de Lebedev, Türk edebiyatında önemli bir yere sahiptir. Lebedev, diğer adıyla Madam Gülnar, Ahmed Mithat ile tanıştıktan sonra onun gazetesi Tercüman-ı Hakikat’te çeviri eserler yazmaya başlar. Bu yıllarda Türkçeye daha çok Fransızca eserler tercüme edilmektedir. Madam Gülnar ile başlayan hareket sonucunda Türk