Su yeşili gözlerinde buldum kendimi, Çocukluktan, ta çocukluktan kurdum hayalini. Dokunmaya kıyamadım ay örgüsü saçların, Şimdi başka kollarda mı salınacak? Bilemedim, yuvam kurmadan başıma yıkılacak… Yalanmış her anın, her saniyen, Sevişin, görünüşün ve dahi gülüşün. İnandım; aldandım, Güvendim, bilemedim… Yılan olup soktun acımadan kokladığın tenimi, Katil olup söktün canlı canlı

Sevmeye yeminim, Sevdim, sevmedin eminim. Bu güzel bir tiyatro sahnesiydi. Ben uyuyan bir prens, İnanmakla başladı kayboluş öyküm, Zamanı unuttum gözlerinde, Mutluluk dolu hayalleri gördün sen gözlerimde, İçimde çiçekler yeşerdi, Kelebeklerin kanat çırpışları, Kalbimin ritmi sabit değildi artık. Papatya gibi saf sandım, Öyle masumiyetle baktım. Herkes sen yaptın sanıyor, Ama

Kitapta eseri olan öğretmenlerimize öncelikle çok teşekkür ederim. Çok sayıda negatif dış uyaranın olduğu bu dönemde, bir insanı eğitmek gerçekten çok zor. Anne ve babalar, öğretmenler çocukların eğitimini önemli oranda omuzladıkları için, bir nebze olsun rahat nefes alabiliyor. Hz Ali (ra) tarafından asırlar öncesinden günümüze uzanan: “Bana bir harf öğretenin

Yazmaya ve üretmeye değer veren SAGE olarak bugüne kadar Genç Kalemler Antolojisi adıyla 9, Kalemlerin Dünyası Şiir Yarışması adıyla 1 ve Ekmek Kırıntıları adıyla 1 olmak üzere 11 adet antoloji kitabı çıkardık. Antoloji kitaplarını çıkarmaktaki amacımız; bir kitapta yer almak, kendini geliştirmek, kalemini güçlendirmek, şahsi kitap öncesi deneyim elde etmek,

Kelimeler hislerimizi anlatmaya çalışan sembollerden başka nedir ki? Üstelik bu tam anlamıyla ifade edilebilir mi, bilmiyoruz. İnsan anlaşılmak ister. Oğuz Atay insanın bu isteğini Tehlikeli Oyunlar kitabında çok güzel ifade etmiştir. “Beni hemen anlamalısın, çünkü ben kitap değilim, çünkü ben öldükten sonra kimse beni okuyamaz, yaşarken anlaşılmaya mecburum.” Bu isteğimizi

Hansel ile Gretel babalarının onları ormanın derinliklerine bırakacağını öğrenince yola kendilerine verilen tek ekmeği parçalar halinde koymuşlar. Eve tekrardan dönebilmek için. Anılarımız ve hatıralarımız da bizim yaşadıklarımızı unutmamak için yola koyduğumuz ekmek kırıntılarına benziyor. İşte bunu hiç unutmam dediğim anılar bile zihinde geçen zamana inat kalamıyor. Yaşadıktan sonra, gün üzerine

Tarih boyunca insanlık, savaşlar, doğal afetler ve hastalıklar ile boğuşmuş, hemen her yüzyılda bir insan hayatını derinden etkileyen en az birkaç olay yaşanmıştır. İçinde bulunduğumuz 2020 yılı, Koronavirüs ile dünyaya gözünü açtı ve maalesef milyonlarca insanın hasta olduğu, yüz binlerce insanın öldüğü, dünyanın her noktasında yaşamın durduğu bir dönem oldu.

“Bilim ve sanat, itibar görmediği toplumları terk eder.” İbn-i Sina “Güneşin çiçekleri renklendirmesi gibi, sanat da hayata renk verir.” Lord Aubery “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.” Mustafa Kemal Atatürk “Bir ülkede edebiyat ve sanattan çok siyaset konuşuluyorsa, o ülke üçüncü sınıf bir ülkedir.” Friedrich Nietzsche Genç

Kelimeler. Duyguları, düşünceleri, en derin hissiyatları dışa vuran, kalbin gramofonu, gözlerin göremediği heyulaların baş müzakerecisi kelimeler bizim derdimiz. Kendine edebiyatı, sanatı ve insanlık adına iyi bir geleceği dert edinen birbirinden değerli şair ve yazarların buluşma platformu, duygudaşların gönül pınarı Genç Kalemler Antolojisi 6 ile okurlarımız ile sohbet etmeye geliyoruz. Bizimle

“Şiir öyle ayrı bir dildir ki başka hiçbir dile çevrilemez, hatta yazılmış göründüğü dile bile.” demiş Jean Cocteau. Şiir yazmak bir hissetme meselesidir. Hisseden tüm yüreklere gönül kapılarımızın sonuna kadar açık olduğu “Kalemlerin Dünyası Şiir Yarışması” projemizin ilkini sizlere sunmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Elinizdeki kitap, onlarca şairin gönül pınarlarından derlenmiş eserleri