Remzi Şimşek – Sacit Kalamar

Alelade bir adam. Herhangi biri. Hiç kavgaya karışmamış, ne dayak yemiş, ne dayak atmış. Ne ifrat ne de tefrit derler ya öyle işte. Her iki uca da hep eşit mesafede yer almış, yani hep ortada bulunmuş biri: “Sacit Kalamar”. Bazı insanlar vardır, “hayatımı yazsam roman olur” derler. Genelde onlara bu sözü söyleten şey, hayatlarının diğer insanlara göre çok farklı olduğu, uçlarda bir yaşama sahip oldukları düşüncesidir. Oysa “Sacit Kalamar” hiç de öyle bir karakter değildir, o ortanın insanıdır. Remzi Şimşek’in kitabını okurken hemen fark ettiğiniz şey eserin bilinç akışı tekniği ile yazılmış olduğu. Bu teknikten bahsederken akla ilk gelen isim olan Virginia Woolf’a bir “merhaba” dememek olmaz. Zira o bu tekniği en iyi kullanan yazarlardan biriydi. Şimşek de bu tekniği gayet güzel bir şekilde kullanmış.

Olay örgüsünü, iki ana karakterin perspektifinden de vermiş. Böylelikle aynı olaylara farklı açılardan, anılardan ve karakterlerden bakmanın güzelliğini göstermiş. Bazı bölümlerde noktalama işaretleri kullanılmamış ve cümleler, sadece büyük harfle başlayan kelimelerden fark edilebiliyor. Bu bölümleri iyi anlayabilmek için bir tık fazla efor sarf etmek gerekiyor. Öykünün sonunda yer alan karakter ile yazarın diyalogu gayet hoş olmuş. Böylelikle, “karakterler, yazarlarından bağımsız bireyler haline gelirler” savı bir kez daha görülmüş oluyor. Türk edebiyatı birçok olumsuzluklara rağmen gün be gün gelişiyor. Bu sebeple günümüz yazarlarını daha fazla okumak ve onların Türk edebiyatına olan katkılarına daha fazla tanıklık etmek gerekiyor.

Kitap İncele