İlk kez 1668’de oynanan “Cimri” tiyatrosu, Plautus’un “Altın Çömlek” eserinden ilham alınarak yazılır. Molière, kendini tam manasıyla tiyatroya adamıştır. Paris’te tiyatroları yeterince ilgi görmeyince yıllarca taşrayı gezer, köy köy, kasaba kasaba tiyatro yazar, oynar ve yönetir. Yavaş yavaş ünü artan Molière, bir gün tekrar Paris’e, oradan da saraya ulaşır. Molière hem saray halkına hem de taşranın kaba insanına tiyatro oynar. Bu sayede eserlerinde her iki kesime de hitap eder ve bu iki kutbu birbirine yaklaştırır. Bu özelliği ile çağdaşı tiyatro yazarlarından ayrılır. Hatta diğer tiyatroculardan ciddi eleştiriler alır, bazıları tarafından ise dışlanır. Günlük sokak dilini, sıradan insanları ve konuları kullanan Molière’in eserleri, ülkemizde de çok tutulur. Meşhur “Cimri” eserinde komedi ve trajedi ile aile bağları işlenir ve olay örgüsüne hâkim olan cimrilik tutarlı bir sonuca bağlanır. Tiyatro eserlerini pek sevmediğimi daha önce belirtmiştim ancak bu eserin okunmasını tavsiye ediyorum.
Tüm Kategoriler
- 100 Temel Eser
- Anlatı
- Antoloji-Derleme
- Araştırma
- Bilimkurgu-Fantazya
- Biyografi-Otobiyografi
- Çocuk Kitapları
- Deneme (çeviri)
- Deneme (yerli)
- Din
- Düşünce
- Edebiyat Haberleri
- Edebiyat Yazıları
- Eğitim
- Felsefe
- Hiciv-Mizah
- Hikaye (çeviri)
- Hikaye (yerli)
- Hitabet-Söyleşi
- İnceleme
- İslam
- Kişisel Gelişim
- Mektup
- Mitoloji
- Oyun
- Polisiye
- Popüler Bilim
- Psikoloji
- Roman (çeviri)
- Roman (yerli)
- Röportaj
- Senaryo
- Şiir (çeviri)
- Şiir (yerli)
- Siyaset
- Siyaset Felsefesi
- Tarih
- Tarihi Roman
- Tasavvuf
- Tiyatro
- Turizm/Gezi
- Uncategorized
- Yayınlarımız
- Yazar Röportajları