Hatice Betül Berk – Türkiye’nin Dokuz Ayasofya’sı

İnsanlık var olduğu günden bu yana hep bir inanma ihtiyacı içindedir. Bu ihtiyaç bir Yaratıcının olduğunu, insanın başıboş yaratılmadığını ve dünyaya gelişinin bir sebebe dayandığını bilmesi, anlaması ve kavraması şeklindedir. Esasen fıtrî bir özellik olarak tezahür eden bu ihtiyaç din kavramının da ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Hem Yaratıcı ile  hem de çevre ile ilişkileri tanzim eden din, İlahi kaynaklı olan ve insanlar tarafından yazılan olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır. Bütün dinlerde inancın gereği kabul edilen davranışları ifade eden ibadetler önemli bir unsurdur. Her dinin kendine özgü birtakım yöntemler içeren ibadetleri bulunmaktadır. Bu ibadetlerden bazılarını uygulamak için de özel mekânlara ihtiyaç vardır. Bu sebeple ortaya çıkan mabetler asırlardır insanların bu ihtiyacını karşılamaktadır.

Mabetler sadece insanların ibadet ihtiyacını karşılamakla kalmamış aynı zamanda ona kutsiyet atfeden devletler açısından da önemli bir yere sahip olmuştur. Öyle ki mabetler tarihsel süreç içerisinde sadece ibadet yapılan bir yer olmaktan çıkıp önemli toplantıların yapıldığı, imparatorların taç giydiği, hutbe okuttuğu, çeşitli törenlerin yapıldığı kutsal mekânlar olarak yer bulmuştur. Bu kutsal mekânlar gerek mimari yapıları gerekse büyüklükleri bakımından göz önünde olan yapılardır ve olası bir devlet – millet değişikliğinde fetheden milletler açısından da aynı önemi korumuşlardır.

Tarih boyunca birbiri ile yakın yerlerde yaşayan Rumlar ve Türkler arasında da bazen anlaşma yoluyla ama çoğunlukla savaş yoluyla çok sayıda toprak alınmış ya da verilmiş yani el değiştirmiştir. Bu topraklar üzerinde bulunan mabetler de çeşitli şekilde değerlendirilmiştir.

Hristiyanların yaşadığı topraklar Türkler tarafından fethedildiğinde o topraklarda bulunan kiliseler de Türk egemenliğine geçmiştir. Türkler bu kiliselerden bir kısmına hiçbir müdahalede bulunmamış, onları orada yaşayan Hristiyan halkın ihtiyacına sunmuştur. Bazılarını camiye çevirmiş, bazılarını ise fetihten yıllar sonra orada yaşayan Müslüman halkın nüfusunun artması sebebiyle doğan ihtiyaçtan dolayı camiye dönüştürmüştür.  Özellikle Osmanlı Devleti geleneği kabul edilen bir uygulamaya göre fethedilen topraklardaki en büyük kilise camiye çevrilmiştir.

Günümüzde Anadolu topraklarında Trakya’da, Balkanlar’da, Avrupa’ da bu şekilde kiliseden camiye ya da camiden kiliseye çevrilen pek çok mabet bulunmaktadır.    Çalışmanın temasını oluşturan Ayasofya Camileri de bu tip mabetlerden olup kiliseden camiye dönüştürülen yapılardır. Bu kitap, Ayasofya Camilerine tarihte ve günümüzde yapılan müdahaleleri ve bunların yapıya verdiği olumlu, olumsuz katkıları mabedin orijinalliğine verdiği zararlar ve faydalar bağlamında izah eden bütün Ayasofya Camileri ile ilgili derli toplu bir çalışma içermektedir.

Hatice Betül BERK

Yayın Tarihi2025-12-06
Baskı Sayısı1. Baskı
DilTürkçe
Sayfa Sayısı164
Cilt TipiAmerikan Cilt
Kâğıt Cinsi80 gr 1. Hamur
Boyut16 x 24 cm
TürAkademik

Kitap İncele