Anton Çehov, modern öykücülüğün gelişiminde önemli bir yere sahiptir. Toplumsal yaşamı eserlerinde çok iyi bir şekilde anlatan Çehov, eserlerinde gerçekçiliği elden bırakmaz. Zorlama bir üslup içermeyen eserleri, hayatın merkezindeki olayları gündelik bir dil ile okuyucuya aktarır.
Aynı zamanda bir doktor olan Çehov, görevi sırasında yaşadıklarından etkilenir ve bu yaşadıklarını eserlerine yansıtır. “Çukurda” eseri, Rus toplumunun 20. yüzyılda yaşadığı sınıfsal farklılıkları, sosyolojik ve ekonomik uçurumları konu alır. Sınıflar arasında iki uç noktada süren hayatların toplumsal yaşamı nasıl etkilediğini anlatır.
Toplumsal barış ve huzurun önünde büyük bir engel olarak duran sınıf farklılıklarının, aynı zamanda, kargaşa, zulüm, kötülük ve felaket doğurduğunu aktarır. Eser beklenmedik bir şekilde sonlanırken, ilahi adalet tecelli etmez, zulüm sadece el değiştirir. Çehov’un kendi toplumuna yönelttiği bu eleştiri, birçok tartışmaya sebep olsa da, günümüzde oldu gibi yazıldığı dönemde de büyük ilgi görür.
